Tip 2 Diyabetes Mellitus (Şeker Hastalığı) ve Ozon Tedavisi
Tip 2 DM insülin direncine eşlik eden ve artmış insüline bağlı inflamatuar sitokinler olan tnf alfa ve IL 6 artışı ile giden kronik inflamatuar ve ilerleyici bir rahatsızlıktır.
Tip 2 DM ye fonksiyonel yaklaşımda öncelikle kişileri Diyabet gelişiminden korumaktır ancak diyabet tanısı ile gelen hastalarda da yaptığımız yaşam ve beslenme şekli değişikliği, kullandığımız fitoterapotikler ile kullandığı ilaç sayısını azaltma daha dengeli kan şeker seviyelerine ulaşabilmekteyiz ancak diyabetik hastalarda uzun dönem komplikasyonlardan korumak için vazgeçilmez tamamlayıcı tedavi yöntemim ise ozon tedavi neden mi? İşte cevaplar
Tedavide Medikal Ozon Kullanılır
- Ozon 3 atomlu bir moleküldür. Ozonun oluşabilmesi için yüksek enerji ile oksijen parçalanır.
- Kararsız bir molekül olduğu için medikal ozon yerine üretilir ve bunun için ozon jeneratörü verilen cihazlar kullanılır.
- Medikal ozonun yaklaşık %0,05-5’i ozon (o3) geri kalanı yani %95’i-99,05’i oksijendir. Yani zihnimizde oluştuğu gibi %100 ozondan oluşan bir gaz değildir.
- Ozon terapi sağlık bakanlığı onaylı bir uygulamadır. Tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir.
Hastaya Uygun Yöntemler Tercih Edilebilir
- Major ozon: belirli miktarda kan cam şişe içine alınır. Medikal ozon ile karıştırılır. Ya da serum fizyolojik çözeltisi uygun miktarda ozonla karıştırılır. Ozonlanmış olan kan/serum fizyolojik tekrar hastaya damar yolundan geri verilir. Bu tamamen kapalı ve steril ortamda yapılır.
- Minor Ozon: Enjektör içinde bir miktar (2-5cc) alınan kan ozon oksijen karışımıyla karıştırılır ve kalçadan ya da koldan kas içine enjekte edilir.
- Rektal ozon: vücuda dikkatli bir şekilde, bağırsak mukozasından emilim yoluyla doğrudan ozon verilmesi olarak tanımlanabilir. Major ozon için damar yolunu kullanamadığımız diyabetik hastalarda kullanılabilmektedir.
- Torba ozon: Bölgesel olarak tedavi edilecek alana ozon gazının uygulanmasıdır. El ve ayaklar özel bir torba içine sokularak nemlendirilir ve cildin ozonu emmesi sağlanır. Özellikle diyabetik ayak yaralarında kullanılan bir tamamlayıcı yöntemdir.
Ozon Tedavisi, hücrelere oksijen taşınmasını ve dokular tarafından kullanımını arttırır
Diyabeti olan hastalarımızda uzun dönem komplikasyonlar dolaşımın bozulması ve uç organ oksijenlenmesinde azalmaya bağlı ortaya çıkar. Ozon tedavisi ile dolaşım düzenlenmesi sağlanır, bir miktar kan sulandırıcı etkinliği vardır yani dokulara oksijenin daha rahat ulaştırılmasını sağlar aynı zamanda kanda dolaşan oksijenin dokuya daha rahat bırakılmasını yani var olan oksijenin daha kaliteli kullanılmasını sağlar. Bu sebeple diyabetik ayak, diyabetik nöropati, nefropatisi gibi rahatsızlıkların tedavi ve önlenmesinde ozon tedavi öncelikli tamamlayıcı yöntemlerdendir. Kanı inceltir. Kan yapımını tetikler. Böylece mitokondrileri uyarır: Ozon terapi ile hastanın enerji seviyesi artar ve hücreleri yenilenir. Eklemlerde kıkırdak ve tendonları onarıp eklem sıvısını iyileştirir. Hareket kabiliyetini arttırır. Hastalarımızın tabiri ile adeta doping etkisi yapar.
Ozon tedavisinin kan şekerini düzenleyici etkisi vardır
Ozon tedavisi O3, G6PD aktivitesinde artış ve heksoz mono fosfat şantındaki etkisiyle Pentoz fosfat siklusunu ve aerobik glikolizi stimüle ederek;
Glukozun hücre membranlarına penetrasyonunu artırır ve böylece kan glikoz düzeyinde azalma oluşturur.
Ozon tedavisi antienflamatuar bir tedavidir
Sitokin modülatörüdür. Fazlalığı durumunda sitokin bombardımanından korur. TNF- α’yı azaltmada kortizon kadar güçlüdür. Anti-inflamatuardır ve dolayısıyla inflamatuar bir hastalık olan diyabette çok yararlıdır.
Ozon Tedavisi nitrik oksit üretimini arttırır
Kan damarlarımızın sağlığı, kan basıncı, kalp sağlığı söz konusu olduğunda en önemli moleküllerden biri nitrik oksittir.
Nitrik oksit seviyeleri birçok koşulda azalır, bunlardan en önemlisi hastalık ve yaşlanma sürecidir.
Nitrik oksit üretimin artmasıyla dolaşım düzenlenir diyabetik hastalarımızın çoğuna eşlik eden hipertansiyon kontrolü kolaylaşır, uyku kalitesi iyileşir, kanlanma artar, hafıza iyileşir.
Ozon tedavisi antioksidan enzimleri uyarır
Diyabet gibi her kronik dejeneratif hastalığın nedeni ve hatta yaşlanma sürecinin kendisi serbest radikal adı verilen aşırı tehlikeli moleküllerin neden olduğu hasardır.
Ama hücrelerimiz, bizi serbest radikal hasarından korumak için antioksidan enzim sistemleri ile tasarlanmıştır.
Ancak yaşlandıkça bu enzimler azalır. Sonuç, hastalığa daha duyarlı hale gelmemiz ve daha hızlı yaşlanmamızdır.
Araştırmalar, ozon tedavisinin antioksidan enzimleri %300’e kadar arttırdığını göstermiştir.
Ozon tedavisi detoksifikasyonu uyarır
Diyabet gibi tüm kronik inflamatuar hastalıklar toksin havuzumuzun dolmasından sonra ortaya çıkar.
Detoksifikasyon, vücudumuzun ürettiği atık ürünler, dışarından maruz kalınan ilaçlar, ağır metaller ve tüm çevresel kimyasallar gibi toksik maddelerin vücudumuzdan atılması sürecini kapsar.
Diyabet hastalarında ise detoksifikiasyon mekanizmaları yavaşlamıştır.
Ozon terapi diyabet hastalarının detoksifikasyon yeteneğini geliştirir; toksin birikimine bağlı semptomları geriletir.
Ozon tedavisi patojenlere karşı etkilidir
Diyabet hastaları enfeksiyonlara daha duyarlı olurlar ve tekrarlayan antibiyotik kullanımlarına bağlı olarak ilerleyen süreçte dirençli etkenlere de maruz kalırlar. Bu enfeksiyon dönemlerinde de ozon tedavi etkin bir tamamlayıcı yöntemdir.
Ozon tedavisi güvenli bir tedavidir
Uygulama yapacak kişinin Sağlık Bakanlığı Uygulamalı Ozon Sertifikasını almış ve GETAT Belgesi olan bir hekim olması gerekmektedir. Komplikasyonlar ozonun kendisinden değil, hatalı uygulamalar nedenli olmaktadır.
Ozon tedavisinin uygun olmadığı az bir kitle mevcuttur
- Favizm hastalığına sahip olanlar
- Kontrolsüz hipertiroidi hastalıkları
- Kontrolsüz hipertansiyon hastaları
- Yeni geçirilmiş kalp krizi, organ nakli
- İleri derecede kansızlık ve kanla ilgili hastalığı olanlar (hemofili, lösemi, pıhtılaşma sorunu)
- Kanamanın aktif olarak devam ettiği kişiler
Ozon tedavisi seanslar şeklinde ilerler
Hastaya, şikayetlerine ve diğer uygulanan tedavilere göre değişmekle beraber başlangıçta haftada 2 olacak şekilde tedaviye başlanır sonra gerekirse haftada bire düşebilir. Sıklıkla 12 seans yeterlidir.